27 Ağustos 2015 Perşembe

KİRLİ GÜNLER, MUTLU YÜZLER... 9. ve 10. GÜN MARMARİS / DATÇA / KÖYCEĞİZ...

   Bir kaç gündür elim bir türlü bilgisayara gitmedi. Ülkemizde yaşanan acı olaylardan etkilenmeyen yoktur elbette. Yaşadığımız yere şükrederken olanlar çok çok acı. Her gün gazete haberlerinde yeni bir acıyla karşılaşmaktan korkar, haberleri açamaz olduk. Biz sadece izliyoruz. O analar o evlerine ateş düşenler, suyun altında can verip gidenler, aileleri Allah hepsine hepimize sabır, güç bazılarımıza da akıl ve merhamet versin... 
   
   Benim anlatacaklarım az kaldı. Tatilin sonuna doğru yaklaşıyoruz... Akbük koyundan ayrılıp vurduk kendimizi yine yollara. Daha 15 km bile gitmeden bizimkiler yolun altında bir ev ve evin daha da altında bir koy ve tekneler gördü. Yürüyerek inmek imkansız gibi duruyordu (benim için en azından). Arabayı kenara çekip önce yolu inceledik sonra yüzen birilerini görüp eve doğru inmeye başladık. Bahçede birileri vardı inilip inilemeyeceğini sorduk ve izin istedik. Sonra attık kendimizi patikaya... Çalı çırpı ot çöp 5 dakikada indik... 


İnmeden önce gördüğümüz manzara. 


İnince karşılaştığımız manzara... 

    Bizimkiler 15 dakika yüzdüler sonra yolumuza devam ettik. Önce Akyaka'ya uğradık. Çok durmadan sahile kadar yürüyüp tekrar yola çıktık. 




    Yolumuz uzundu sırada Datça vardı. Marmaris'e eskiden çok sık giderdik. Babaannem Rodos'lu olduğu için Marmaris'ten binerdi gemiye memlekete gitmek için. O zaman da çok sevmezdim şimdide çok sevdiğim söylenemez. Datça'nın yolu felaketti bence. Devamlı bir yokuş tırmandık bol virajla. Yolda genç bir arkadaş otostop çekiyordu. Normalde yapmayız böyle şeyler ama o sıcakta dayanamadık aldık ve Ovabükü yol ayrımına kadar bizimle geldi. O palamutbüküne biz ovabüküne ayrıldık. 





    Ovabükü koyunu onedio.com'da görüp geldik ama çok çok güzel değildi açıkçası. Çok sakinde o kısmı çok güzel ama onun dışında biraz pasif geldi bana. Bir saate yakın kaldıktan sonra Datça'ya inip yemek yedik ve kamp yapacağımız alana İnbükü sahiline gittik. 



    
    İnbükü kamp alanı için oldukça kalabalıktı ama asıl kalabalık olan yer Çubucak orman kampıydı. Bir tane ufak çadır bile kuramazsınız o derece :) Fiyatları da 30-35tl kampların. İnbükünde geçirdiğimiz gecenin sabaha yine erkenden kalkıp kendimizi yeni koyları keşfetmeye adadık. Önce Kız kumu plajına gittik. Ama maalesef plajla ilgili fotoğrafları bulamadığım için internetten bir fotoğraf ekliyorum :( Marmaris'e giderseniz bence mutlaka kız kumu plajına gidin, görün ve yürüyün. 




     Kızkumundan devam ettik yolumuza önce Delikyol;



    Sonra da Çiftlik koyuna geldik. Marmaris'e dair sevdiğim tek şey burası oldu. Suyu güzel ne kalabalık ne çok sakin keyifli bir yerdi. Tavsiyemdir. 




    Oradan da İçmelere gittik. İçmelerde o kadar kalabalıktı ki oturacak yer bulmakta baya zorlandık. Tahmin edin... tabii ki hiç sevmedim... 

    Marmaris hakkında daha fazla anlatabileceğim bir şey yok maalesef. Belki ben sevmediğim için belkide güzel yerlerine gitmedik... Ama bana göre değil Marmaris. 

  Marmaris' ten 10. günümüz akşamı Köyceğize geçtik.... 2 günümüz orada geçti ve en güzel zamanların başladığı maalesef tatilimizin sonuna geldiğimiz yerlere.... 



20 Ağustos 2015 Perşembe

KİRLİ GÜNLER, MUTLU YÜZLER... 8. GÜN KUŞADASI / MİLET / AKYAKA...

    Merhabalar herkeseeee... Nasıl geçtiğini bile anlamadığım bir haftanın ardından nihayet tatil geldi :) Ben bu haftasonu da Bursa yolcusuyum. Durmak yok tatile devam :D Yine ev temizliği, işler güçler bekleyecek. İşler güçler bekleye dursun bende size tatilimizin 8. gününden bahsedeyim. 

    Kuşadası'nda yumuşacık yataklarda uyandıktan sonra kendimizi yine vurduk yollara :) Kaldığımız yer Davutlar'daydı. O yüzden ilk durağımız Zeus Mağarası ve ardından da Güzelçamlı milli parkı oldu. 



    Çocukluğumdan beri yaz tatillerimizi Kuşadası'nda geçiririz ama Zeus mağarasına gelmemiştim. Güzelçamlı milli parkına girmeden sağ tarafınızda kalıyor mağara. Arabayı bırakıp çok az yürüyorsunuz ve sonra karşınıza bir dağ ve taşlık bir yer çıkıyor. Bir iki adım atıp tırmanıyorsunuz ve buz gibi serin bir hava ve gizli kalmış bir yerle karşılaşıyorsunuz. Bir kaç kişi vardı suyun içinde. Ben girmedim ama bizimkiler buz gibi suya atladılar :) Ama hayalimizde daha farklı bir yer canlanmıştı sanırım çok sevemedik burayı. Hemen çıktılar ve milli parka girdik. Giriş ücretli araçla 14 tl. 


    
    5 tane koy var milli parkın içinde, ilki içmeler plajı oldukça kalabalık oluyormuş ve nitekim yer de yoktu. Biz 2-3 km ileride ki Aydınlık koyuna gittik. Orası da kalabalıktı ama yinede yer bulduk. Plaj içerisinde hem parayla hemde ücretsiz yerler mevcut. Erken gelip kapmak lazım ama biz havlumuzu serip oturduk :) Aydınlık plajı oldukça taşlıydı. Birde kalabalıktan ve denizin sıcaklığından dolayı sanırım çok da temiz değildi su. Yinede idare eder. Biz çok duramadık 1 saat sonunda yola devam ettik. 

    Sırada Didim yolunda yer alan Milet Antik kenti var. Yaklaşık 30 km sürüyor yol. Didim'in Balat köyü yakınlarında antik kent ve tahminimden daha büyük olduğunu gördüm. Girişte sadece 3tl otopark parası ödedik. Müze kartınız yoksa 10tl giriş ücreti. Biz gittiğimizde kimse yoktu şehri gezen. Yaklaşık 1 saat gezdik Mileti'i. 






Zıplamadan asla... :)





    Sıcak olmasına rağmen antik tiyatronun bazı kısımları oldukça güzel esiyordu. Ben yine biraz gezdikten sonra serin bir yer bulunca oturdum :) Ama kesinlikle görülmesi gereken yerlerden Milet (Miletos). Milet ten çıktıktan sonra akşam konaklayacağımız Azmakbaşı Akyaka'ya doğru yola koyulduk. Ama nasıl bir yol yaklaşık 2 saat sürdü ve inanılmaz virajdı. Ama gittiğimizde hem manzaraya hem o sakinliğe deydi. Kalacağımız kamp Akbük koyunda Azmakbaşı campingdi.  Bu küçük koy tatil boyunca en beğendiğim yerlerden oldu. Giriş ücretli koya kalsanız da, gezseniz de fark etmiyor. giriş araçla 15tl. Azmakbaşı campigde çadır yeri ve kişi başı 10 tl ödedik (40tl) Azmak'ın tam dibinde kamp. tuvaleti, banyosu güzel. Sadece giderken 3lü prizinizi unutmayın:) Gece bile denizi muhteşemdi. 


O gece mavi ay gecesiydi... 

    Sabahta bu güzel koyda denize girip Marmaris'e doğru yola koyulduk. 




    Yolda ki bir kaç küçük noktayı da 9. günümüzde anlatıcam sizlere :) 

     Umarım yazdıklarımdan keyif alarak okuyorsunuzdur. Hiç şikayet veya yorum gelmediği için :) yazmaya devam ediyorum ben. Sorularınız ve şikayetleriniz için lütfen yorum bırakın :D 

     İyi haftasonları... 









19 Ağustos 2015 Çarşamba

KİRLİ GÜNLER, MUTLU YÜZLER... 7.GÜN EFES / ŞİRİNCE

    Veeee tatilde ilk haftamız bitmek üzere... Ne güzel geçti ne çabuk geçti, resmen doyamadık. Sıra Efes Antik kenti ve Şirince de... Efesin uzun uzun tarihinden elbette bahsetmek isterim ama ne kadar anlatırsam anlatayım orada gördüklerinizle dinlemeniz ayrı bir duygu. Ben size resimlerle anlatmaya çalışacağım bu güzelliği. Birde Wikipedia ile :) 








Şapkam ve ben :)






Celsus kütüphanesi 



    Her yer birbirinden ayrı güzel birbirinden ayrı anlamlı. Ama Efesi asla yazın en sıcak günlerinde gezmeyin. Gezecekseniz de şapka, şemsiye, bol soğuk su almayı da ihmal etmeyin. Zira ben öldüm bittim belli bir yerden sonra gezemedim :) Girişte müze kart geçerli. Kartı olmayanlara 30 tl giriş ücreti. Biz elektronik rehber aldık 20tl. Girişte de 15tl ye şapka :) Efesin bir ucundan diğerine gitmek pek mümkün değildi yaklaşık 4km genişliğindeymiş. ( zaten 2-3 saatiniz orada geçiyor neredeyse ) o gün bizde geri dönüp arabayı aldık ve diğer girişin yani çıkışın olduğu yere doğru devam ettik  ve Meryem Ana Evine gittik. Yaklaşık 6km yukarıda ören yeri.



    Meryem ananın son yıllarını burada geçirdiğine inanılıyor ve Hristiyanlar için kutsal sayılıyor bu yer. (İçeride resim çekmek yasaktı) Wikipedia da Meryem Ana Evi... Meryem Ana evinden ayrıldıktan sonra Selçuk ilçesine doğru geri dönüp Şirince kasabasına gittik yol 15 dakika sürüyor. Şirince yi eskiden daha güzel hatırlardım. Çok değişmiş turist çekmek için yarışır hale gelmiş. Eski kokan havası yok artı maalesef o huzur, sakinlik hissi geçmiyor artık insana. Meşhur Şirince şarapları bile orada yapılmıyormuş artık. (şaraplar 20-25tl den başlıyor) Bizde çok zaman harcamadan bir saat gezip Kuşadası'na doğru yola çıktık. 


    
   Akşam için konaklamamızı Kuşadası'nda kuzenimin evinde yaptık. Ufak bir dinlenme oldu bize :) Sabah normalinden biraz daha geç kalkıp biraz Kuşadası'nı dolandık. Kuşadası ve Miletos maceramızda bir sonraki yazımda :) 


    Bir sonraki şehrimizde görüşmek üzereeee :) :) 


    














18 Ağustos 2015 Salı

KİRLİ GÜNLER MUTLU YÜZLER... 5. VE 6. GÜN ÇEŞME / ALAÇATI...

   Merhabalar herkese... Güzel bir hafta sonunun ardından güzel bir hafta geçirmeye başlamışsınızdır umarım. Ben hafta sonu bir Ankara kaçamağı yaptım. 2 gündürde oldukça yoğun bir tempoyla işe çalışıyoruz. Zor bir hafta olacak... Yinede tatil anılarıyla kendimi gayet iyi meşgul edebiliyorum :) 

    Foça'nın ardından direk akşam konaklama için Çeşme'ye Pırlanta koyuna geçiş yaptık. Kalyoncu kampta kaldık. Alan olarak güzel olsa da tuvalet ve banyolar berbattı. Uzun süre kalmayı düşünüyorsanız tercih etmemenizi öneririm (geceliği 40 tl) Çadırımızı kurduktan sonra hazırlanıp Çeşme gecelerine akalın dedik :) Çeşme marinaya gittik. Oldukça güzel restoran  ve cafeler var. Hangisine gireceğinizi şaşırabilirsiniz. Önceden güzelce bir araştırıp karar verin derim ben. Biz bir haftanın yorgunluğunu atalım hem keyifli hem sakin olsun diye Hayal Kahvesi Çeşmeyi tercih ettik. Hafta içi olduğu için çok kalabalık da değildi ama bize bir iki saat bile yetti.


Oldukça renkli bir çiftiz :D 

    Güzel geçen gecenin ardından çadırımızda uyumanın bir kez daha keyfine vardık :) (Çadır ve kamp alanlarıyla ilgili bir çok soru geldi arkadaşlarımdan son tatil yazımda bahsedeceğim bunlardan) Ertesi sabah kendimizi Ilıca plajında bulduk. Güzel miydi? evet güzeldi. Temiz miydi? hayır değildi. Kalabalık mıydı? hemde çokkk. Plaj şezlong fiyatı 25 tl.




    Plaj sonrası da meşhur Alaçatı sokaklarında gezdik, gezdik ve hayran olduk ...



Zıplayan bu pozlarımız bizim meşhur pozlarımızdır yaklaşık 3 senedir zıplıyoruz :) Her gittiğimiz tatilde zıplanılabilicek her yerde zıplıyoruz :) Alaçatı yel değirmenlerinde de tabii ki :) 







Antika dükkanı ve aynı zamanda cafe... Bu tarz yerler çok fazla Alaçatı da ve ben bayıldım... 






  Alaçatı ya gelmişken; Kumrucu Hikmet'te kumru yiyebilir (11tl), Rumeli dondurmacısından dondurma alabilir (5tl topu), Köşe Kahvede kahvenizi yudumlayıp Alaçatı gezginlerini görebilirsiniz (kahve 10tl).

     Ertesi sabah yine erkenden yollara düştük... Bu sefer Efes, Şirince ve Kuşadası...

    İşlerin yoğunluğuna göre yazılarımı ayarlamaya çalışıyorurm ama bol foto az bilgi gibi oluyor o yüzden sormak istediğiniz merak ettiğiniz şeyler varsa yorum bırakın lütfen...